Şeftali Forum
Ziyaretçi lütfen kayıt ol veya giriş yap.....
Şeftali Forum
Ziyaretçi lütfen kayıt ol veya giriş yap.....
Şeftali Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şeftali Forum

Şeftali Forum En iyi forum
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bilimde Son Gelişmeler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:29 am

Karanlık Madde İçin İlk Kanıt



Amerikalı bir grup bilim adamına göre evrenin yüzde 25'i, gezegen yıldız ve galaksilerden değil karanlık madde olarak adlandırılan maddeden oluşuyor.

Uzmanlar, ışık yaymayan ve ışığı yansıtmayan, bu nedenle de görülemeyen karanlık maddenin varlığına dair ilk somut kanıtı bulduklarını belirtiyorlar.

Vurguladıkları bir diğer nokta da görebildiğimiz kütlelerin oranının sadece yüzde beş olması.

Karanlık madde, adının çağrıştırdığı gibi esrarengiz bir kavram.

Bugüne dek gökbilimciler karanlık maddenin varlığını sadece çıkarım yoluyla belirleyebiliyordu.

Gökbilimciler 1930'lardan bu yana galaksi öbeklerinin görünen kütlelerle açıklanamayacak kadar yüksek çekim gücü olduğunu biliyorlardı.

Ancak öbekler içinden gözle görülmeyen maddeyi ayırmak imkansızdı.

Ta ki gökbilimciler, 100 milyon yıl önce iki büyük galaksi öbeğinin çarpışmasını görene dek.

Uzmanlar somut kanıtı işte burada bulduklarını söylüyorlar.

NASA'nın Chandra ve Hubble teleskopları ile Avrupa uzay ajansı ve macellan teleskoplarını kullanan uzmanlar, çarpışma sonucu galaksilerdeki gazlarla maddelerin ayrıştığını, beklenenin aksine sıcak gaz bulutları çevresinde değil, tamamen boş görünen bir başka kesimde büyük bir çekim gücü olduğunu belirledi.

Arizona Üniversitesi'nden Doug Clowe'a göre, bu "karanlık maddenin hem varolduğunu, hem de evrendeki maddelerin çoğunluğunu oluşturduğunu" kanıtladı.

Bazı uzmanlar bunun büyük patlama teorisinin ortaya atılmasından bu yana en heyecan verici buluş olduğunu söylüyor.

KAYNAK: BBC
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:30 am

Araştırmacılar, normal şartlarda birbirlerini şiddetli bir patlamayla yok etmesi gereken madde ve antimaddeyi bütünleştirmeyi başardı.

İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN partikül fizik laboratuvarında yapılan deneyde, madde ve antimaddeyi bütünleştirmenin yeni bir yolunu buldu. Deneyde ortaya çıkan ‘sentez-madde’, proton ve protonyum adı verilen antiprotonlardan oluşuyor.

CERN uzmanları söz konusu deneyin bir benzerini 2002’de gerçekleştirmiş, ancak sonuçları bilimsel kesinlikle anlaşılamamıştı. Antiprotonlar ve positronlar (elektron ile kütlesi aynı olup, zıt yüklü parçacıklar) aynı manyetik kafes içine sıkıştırılmıştı. Bu deneyde açığa bir miktar anti-hidrojen çıkmıştı.

BİRKAÇ MİKROSANİYELİK BARIŞ
CERN araştırmacıları aynı deneyi tekrar ettiler, ancak bu kez açığa farklı bir hibrit madde çıktı. Deneyi gerçekleştiren İtalya’nın Brescia Üniversitesi’nden Evandro Rizzini’nin yorumuna göre, bazı antiprotonlar hidrojendeki iyonize moleküllerle reaksiyona girdi ve proton çekip çıkardı. Bu proton-antiproton birlikteliği sadece birkaç mikrosaniye boyunca varlığını sürdürdü.

Protonyum üretmek için, normal şartlarda şiddetli patlamalar gerekiyor. Söz konusu deneyde proton-antiproton sistemi, böyle güçlü patlamanın önünü kesiyor. Bilim dergisi Physical Review Letters‘ta (vol 97, no 153401) bir makale yayımlayan araştırmacılar, böylece protonyum çıkarmanın alternatif bir yolunun bulunduğunu yazdı.

Kaynak:Ntvmsnbc
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:30 am

118. Element Rus bilim adamları tarafından ortaya çıkarıldı. Teorik olarak element tablosuna eklenmiş olan 118. element, laboratuvar ortamında ilk kez yaratılmış oldu.

Glenn T. Seaborg tarafından 1969 yılında teorik olarak keşfedilen ancak laboratuar ortamında bugüne dek elde edilemeyen 118. Element Rusya'da oluşturuldu. Söz konusu başarı, 9 Ekim tarihinde Uluslararası Fizik Günlüğünde yayınlanarak bilim dünyasına duyuruldu.

Bilinen en ağır element olan Element 118, Dubna'da Russia Rusya Ortak Nükleer Araştırmalar Enstitüsü (Russia's Joint Institute for Nuclear Researchby) ve Amerikan LL Ulusal Laboratuvarının ( Lawrence Livermore National Laboratory in the US) ortak çalışması ile yapıldı.
Physical Review on Nuclear Physics sitesinde yer alan habere göre yaratılan yeni element Californium (Element 98) ve Calcium atomlarının füzyonu ile elde edildi.

Bu büyük başarı beş yıl önceki bir skandalı akla getirdi. Califıornia'daki Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuarı 5 yıl önce bu elementi oluşturduğunu iddia etmiş ama yapılan denetimler sonucu bu bulgunun yalan olduğu belirlenmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:30 am

--------------------------------------------------------------------------------

Amerikalı astronomlar, Güneş sistemi dışındaki bir gezegenin gece ve gündüz sıcaklığını ilk kez hesapladı. uzmanlar, gezegende geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkının yaklaşık 1400 derece olduğunu hesapladı.



Science Express dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesine (NASA) ait Spitzer uzay teleskopunu kullanan uzmanlar, Upsilon Andromedae-b adını verdikleri gezegende geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkının yaklaşık 1400 derece olduğunu hesapladı.

Carnegie enstitüsünden astronom Sara Seager, "Bu hesap, gaz devi olarak tanımladığımız gezegenler hakkındaki düşüncelerimizi değiştirdi" dedi.

Seager, "Astronomların çoğu, bu tip gezegenlerin yüzey sıcaklığının fazla değişiklik göstermediğini düşünüyordu. Ama gördük ki, bu gezegenin aydınlık yüzü çok sıcak, karanlık yüzü ise çok soğuk" dedi.

"Sıcak Jüpiter" sınıfına giren Upsilon Andromedae-b, güneşinin çevresinde 4,6 günde dönüyor.

Upsilon Andromedae-b, Dünya'dan 40 ışık yılı uzaktaki Upsilon Andromedae güneşinin çevresinde dönerken 1996 yılında keşfedilmişti. Güneş, Andromeda takımyıldızında çıplak gözle görülebiliyor.

Upsilon Andromedae güneşi ve üç uydusu, Güneş sistemi dışında keşfedilen çok gezegenli ilk sistem idi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:31 am

Çin Uzay İdaresi Müdürü Sun Laiyan, hükümetin hazırladığı "Çin’in Uzay Çalışmalarıyla İlgili Beyaz Kitap-2006’ adlı broşürün yayımlanması dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında, uzay aracının kenetlenmesi ve uzayda kalmasıyla ilgili denemeler yapacaklarını belirtti.

Söz konusu kitapta, insanlı uzay uçuşları ve ay keşfinin, Çin’in uzay çalışmalarının önümüzdeki beş yılda öncelikli hedefleri olduğu belirtildi. Çin’in önümüzdeki beş yıl içinde insanlı uzay uçuşu projesini sürdürerek taykonotların (astronotların) uzay yürüyüşlerini ve uzay araçlarının birbiriyle kenetlenmesini gerçekleştireceği ifade edilen kitapta, belirli büyüklükte, taykonotların kısa süre kalabilecekleri ve uzayda uzun süre kendiliğinden hareket edebilen uzay laboratuvarının araştırma geliştirme çalışmalarına başlanacağı ve ilk ay keşfi uydusunun uzaya gönderilerek, aya yönelik bilimsel keşif ve kaynak araştırma çalışmalarına başlanacağı ifade edildi.

"Şencou 7" (Kutsal Tekne) adlı uzay aracının büyük olasılıkla 2008 yılında fırlatılacağını söyleyen Sun Laiyan, aday taykonotların eğitiminin devam ettiğini belirtti. Sun, uzaya gidecek astronotların yolculuktan kısa süre önce seçileceğini, uzay teknolojisinin gelişmesiyle gelecekte uzaya bayan taykonot, bilim adamı, felsefeci ve hatta gazeteci yollayabileceklerini söyledi.

Çin’in insanlı uzay faaliyetlerinin henüz deneme aşamasında olduğuna işaret eden Sun, "Teknolojinin olgunlaşmasıyla uzay turizmine de başlayabiliriz" diye konuştu. Sun, Mars’ı araştırma çalışmalarına başlamayı arzuladıklarını da belirtti.

ABD İLE İŞBİRLİĞİ
Sun Laiyan, Çin ve ABD uzay kuruluşlarının işbirliğini sürdürerek iki ülke arasındaki yapıcı işbirliği ilişkilerinin gelişmesine katkı yapacaklarını belirtti.

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) Genel Müdürü Michael Griffin’in geçen ay Çin’e yaptığı ziyaret sırasında, iki tarafın engelleri kaldırarak değişim ve işbirliğini yoğunlaştırmayı kararlaştırdıklarını hatırlatan Sun, iki ülkenin uzay kuruluşlarının düzenli şekilde yıllık görüşmelerle işbirliği alanlarını birlikte ele alacaklarını söyledi.

Çin hükümetinin uzay teknolojisi, uzayın değerlendirilmesi ve uzay bilimi alanlarındaki uluslararası temas ve işbirliğine yönelik desteğini sürdüreceği kaydedilen kitapta, önümüzdeki beş yıl içinde uzay izleme şebekesi kaynaklarının paylaşımı ve ticari amaçlı uydu fırlatılış hizmetlerine ilişkin uluslararası işbirliğine öncelik verileceği vurgulandı. Çin’in, yerli kuruluşları ve toplumsal örgütleri uzay araştırmaları alanında her türlü uluslararası temasa ve işbirliğine etkin şekilde katılmaya teşvik edeceği de ifade edildi.

Beyaz Kitap’ta Çin’in geçen beş yıl içinde 13 ülke, uzay kuruluşu ve uluslararası örgütle toplam 16 işbirliği anlaşması veya anlayış muhtırası imzaladığı kaydedildi.

Çin, ilk kez 20 Kasım 1999’da "Şencou" adlı insansız uzay aracını, 15 Ekim 2003’te de "Şencou 5" adlı ilk insanlı uzay aracını fırlatmıştı. 12 ve 17 Ekim 2005 tarihleri arasında "Şencou 6" adlı uzay aracı iki taykonotla beş günlük uzay gezisi yaptı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:33 am

Mars yüzeyindeki Victoria Krateri görüntülendi.Yeni görüntülerde kum ve kayadaki izler, rüzgar erozyonunun kanıtları ve daha küçük kraterler gibi çarpıcı ayrıntılar var...

Bilimde Son Gelişmeler 8042zm10

Mars yüzeyindeki en büyük kraterlerden biri olan Victoria Krateri görüntülendi.
Mars'ın yeni fotoğraflarını yayınlayan Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) bilim adamları, görev süresini katbekat aşan Opportunity robotunu Victoria Krateri'nin içine nasıl indirecekleri konusunda karar vermeye çalışıyorlar.
Ocak 2004'te 90 günlük görev için Mars'a gönderilmesine karşın bunu 10 kat aşan Opportunity ve Kızıl Gezegen'in yörüngesindeki yeni uzay aracı Mars Reconnaissance Orbiter'ın (MRO) 3 gün önce çektiği, ancak NASA tarafından yeni yayınlanan yeni yüksek çözünürlüklü görüntüler, Victoria Krateri ile ilgili önemli bilgiler içeriyor.
MRO'nun Dünya'ya geçtiği fotoğraflardan birinde Opportunity küçük bir nokta şeklinde kraterin köşesinde görünürken, yeni görüntülerde büyük kraterin kenarlarında küçük kraterler, kum ve kayadaki izler, rüzgar erozyonunun kanıtları ve sarp duvarlardaki kaya katmanları göze çarpıyor.

Gizemli bir roman gibi...

Mars projesinin katılımcılarından Cornell Üniversitesinden Jim Bell, Opportunity ve MRO'nun gönderdiği yeni fotoğraflarla ilgili olarak, "Bu hafta benim için yeni bir kitabı okuyamaya başlamak gibi, belki gizemli bir roman gibi" diyor.
MRO'nun gönderdiği fotoğraflar, beş futbol stadyumu büyüklüğündeki dev kraterin Opportunity'nin keşfedeceği çok şey bulunduğunu gösterirken, NASA'da görevli bilim adamları, şimdi Opportunity'yi kraterin içine güvenli şekilde indirecek ve sonra dışarı çıkaracak uygun yolu bulmaya çalışıyorlar.
Aynı zamanda bu dev kraterin, kendisine biçilen ömrü çoktan aşan robotun "son nefesini verebileceği" yer olabileceğini düşünen Cornell Üniversitesinden Steven Squyres, Kızıl Gezegen'in uzak bir noktasındaki Gusev Kraterinde çalışmalarını sürdüren diğer robot Spirit gibi, Opportunity'nin de son günlerini Victoria Kraterinde geçirebileceğini belirtiyor.
Squeyres, "Tasarım ömürlerini çoktan aşan bu robotlar her an ölebilir" diyor.

Hedefe kısa süre önce ulaşılmıştı

NASA'nın Mars'ta yaşam belirtisi arayan ikiz robotlarından Opportunity, yaklaşık 21 haftalık yolculuğunun ardından, şimdiye kadarki en büyük hedefi olan Victoria Krateri'ne kısa süre önce ulaşmıştı.
NASA'da görevli bilim adamları, bunu Mars'ın keşif çalışmalarında bir mihenk taşı olarak gördüklerini ve özellikle Kızıl Gezegen'in geçmişine ilişkin sorulara açıklık getirmesini beklediklerini söylemişlerdi.
Daha önce iki krater daha inceleyen ve şimdiye dek 9,2 kilometreden fazla yol kat eden Opportunity ile Kızıl Gezegen'in başka bir noktasında araştırmalarını sürdüren ikizi Spirit, 90 günlük görev sürelerini çoktan aşarak 900 günü aşkın süredir Mars'ı incelemeye devam ediyor.
Bilimsel keşifler için yeni devreye giren MRO ile birlikte NASA'nın Mars Global Surveyor ve Mars Odyssey uzay araçları da Kızıl Gezegen'i yörüngeden gözlemliyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
magicman44
Moderatörler
Moderatörler
magicman44


Takım : 5
Ruh Hali : 15
Mesaj Sayısı : 711
Kayıt tarihi : 10/09/09
Yaş : 28
Nerden : M@L@TY@

Bilimde Son Gelişmeler Empty
MesajKonu: Geri: Bilimde Son Gelişmeler   Bilimde Son Gelişmeler EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:35 am

Bilimde Son Gelişmeler Americ10



ABD’li bir arkeolog, ilk insanların 13.000 yıl önce Güneydoğu Asya’dan deniz yoluyla California’ya ayak bastığını savunuyor. Bering Boğazı’ndan yürüyen Sibiryalılar’dan tam 2.000 yıl önce.

LONDRA / İSTANBUL - University of Oregon uzmanı Jon Erlandson, 10.000 yıl önceki insanların denizcilikte tahmin edilenden çok daha gelişmiş olduğunu ve deniz yoluyla o zaman için uzaak sayılan birçok noktaya kolaylıkla seyahat edebildiklerini savunuyor. Antropolojide, tarım ve savaşlar gibi karada meydana gelen olaylar ana konular olarak ele alınırken denizcilik ikincil önemde işleniyor. Bunun başlıca nedeni, modern insanın atalarının denizcilik faaliyetlerine dair elde çok az kanıt olması. Buz Çağı’ndan sonra deniz seviyelerinin değişmesiyle kıyı şeritlerinin bozulması Profesör Erlandson’a göre, eski insanların denizde bıraktıkları birçok kanıdı silip götürdü. Bu da eski insanların faaliyetlerine ait sadece karasal kanıtları geride bıraktı.

Deniz kıyılarının insanoğlunun atalarına ait zengin kalıntılar içerdiğini vurgulayan Erlandson, California kıyısında 13.000 yıl öncesinde insanların yaşadığı bilinen San Miguel adasında kazı çalışmaları yaptı. Uzmanlar, adada yaşayan 150 kg ağırlığındaki fokların hem eti hem de yavaş hareket ettiği için ilk insanlar için eşsiz bir av olabileceğini düşünüyor.

DENİZCİLİĞE AİT KANITLAR

Adadaki Daisy Cave adlı bir mağarada 8.600 ila 9.600 yıllık onlarca balık oltası bulundu. Erlandson, San Miguel adasının yerlilerinin oltaların ucuna yem takmayı becermesini balıkçılık ve denizcilikte ilerlemenin işareti sayıyor.

Bu oltalar Yeni Dünya’da denizciliğe ait bulunan en eski kalıntılar. Arkeologlar deniz yosunlarının düğümlenmesiyle yapılmış halatlar gün ışığına çıkardı. Erlandson, halatların balık ağı başta olmak üzere çeşitli denizcilik işlerinde kullanıldığını vurguluyor. Kazılarda ayrıca 9.000 yıllık sepetler de bulundu.

Bilim insanları, Daisy Cave mağarasında çıkan kalıntıları Amerika kıtasına ilk insanların Doğu Asya’dan deniz yoluyla ulaştığı şeklinde yorumluyor. Bu denizci kavimler Pasifik Okyanusu’nun nispeten soğuk olan kuzey sularını o zaman için gelişmiş denizcilik teknikleri ve güçlü tekneleriyle aştı.

GELENEKSEL BERİNG BOĞAZI TEORİSİNE KARŞI TEZ

Arkeolojide geleneksel teoriye göre, son Buz Çağı’nın bitiminde, yaklaşık 13.000 yıl önce, Asya’nın kuzey doğusuyla Amerika’nın kuzey batısı arasında, bugün Bering Boğazı’nın olduğu yerde Beringia adlı bir buzul parçası bulunuyordu. Sibirya’dan Amerika kıtasına karadan giren Asyalı kavimlerin denizci değil, tersine avcıydı. Bu kavimlerin Kanada üzerinden Amerika kıtasının ortalarına, daha sıcak bölgelere doğru göçtüğü düşünülüyor. Bugün ABD olan topraklara yerleşen Asyalı avcı kavimler Kızılderilileri oluşturdu.

Buna karşılık, Erlandson’un kazı çalışmaları Amerika kıtasına ilk yerleşen kavimlerle ilgili geleneksel teoriyi güncelliyor, zira Sibirya’dan gelen kavimlere ait kanıtlar en erken 11.000 yıl öncesine ulaşırken, California kıyılarındaki kanıtlar 13.000 yıllık. Erlandson, Güneydoğu Asya’nın denizci kavimlerinin Sibirya’nın avcıların ‘birkaç bin yıl’ daha önce Amerika kıtasına ayak basmış olabileceğine işaret ediyor.

ALTERNATİF TEORİ

Erlandson’un bir alternatif teorisi daha var. Kahverengi bir deniz yosunu olan Laminarya bitkisi, Japonya’dan Sibirya’ya, daha sonra Alaska’dan Pasifik Okyanusu boyunca güneye doğru iniyor. Bu deniz yosunu türü, kıyısal kayalıklarda ve suyun içinde de 20 santigrat derece’ye kadar bir alanda yetişiyor. Bu bitkinin yarattığı ekosistem, foklar dahil olmak üzere birçok deniz memelisi ve kabuklusuna evsahipliği yapıyor. Dolayısıyla bu yosunların Amerika’ya ulaşan kavimlere rehberlik etmiş olması muhtemel. Ancak Erlandson, deniz kıyısındaki binlerce yıllık kanıtların deniz seviyesindeki değişimler ve kıyısal erozyondan dolayı yok olduğu için bu senaryonun kanıtlanmasının çok zor olduğunu da vurguluyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bilimde Son Gelişmeler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Şeftali Forum :: Serbest Bölge :: Bilim-
Buraya geçin: